25 Nisan 2014 Cuma

23 NİSAN TÖRENLERİNİN ARDINDAN...

    Milli bayram törenlerinde -en son 23 Nisan törenlerinde- tanık olduğum ve gözüme oldukça batan bir durum var. Tören kıyafetlerinin altına giyilen "Ni.., Ne. Ba....." vs. marka spor ayakkabılar... Çocuklar, örneğin, pırıl pırıl bando kıyafetlerinin altına bu dediğim ayakkabıları giyerek törenlere katılıyorlar artık. Hepsi değil belki ama neredeyse yarısı... O kadar çirkin duruyor ki. 
    Birincisi, her ortamda giyilecek kıyafet ayrıdır. Nasıl ki bir düğünde, iş toplantısında, sporda vs.'de giyilecek belli bir tarz varsa, milli bayram törenlerinde de belli bir tarz olmalıdır. Eskiden vardı. Biz çocukken.
    İkincisi, milli bayramların "anlamına" uygun giyinmek önemlidir. Sen emperyalist güçlere kafa tutacaksın, milletçe kenetlenip işgalcileri ülkenden atacaksın, senin torunların seni anmak için tören yaparken o emperyalist güçlerin markalaşmış sembollerini gözümüze sokacaklar. Aynı emperyalist güçler -çok afedersiniz- bir taraflarıyla gülüyorlardır bize. Ben bunu kabullenemiyorum.
    Moda, giyim kuşam zevki ayrı bir şeydir. Çok şükür takıntım yok ama modelini beğendiysem, rahat bulduysam ben de giyerim o markaları. Ama çocuğuma milli bir törende, tören kıyafetinin altına asla giydirmem. Bu sadece belli okullarda rastlanan bir durum değil. Genelde böyle artık. Özeli devleti hiç fark etmiyor. Öğretmen arkadaşlarım da üzerlerine alınmasınlar, onlarda kabahat olmadığının (ya da çok az olduğunun) farkındayım. İş velide bitiyor. Bayramlarda, özel milli günlerde Facebook hesaplarında bayrakları profil resmi yapan, "Çanakkale Savaşı'nda askerin günlük yiyeceği sadece şu kadardı" minvalinde paylaşımlarda bulunan veliler, iş bayramda çocuğunun tören kıyafetini ayarlamaya gelince "aman canım ne olacak?" şeklinde bir vurdumduymazlıkla hareket edebiliyor. Oysa ki her öğrencinin siyah bir ayakkabısı vardır değil mi? Ya da var mı? Artık onu bile bilmiyorum. Okul formasının altında fosforlu yeşil, fosforlu turuncu ayakkabılar dikkatimi çekiyor. 
    Velhasılıkelam... Bazı değerleri sözde değil özde yaşamak lazım. İçselleştirmek lazım. Biz çocukken 23 Nisan törenlerine ayrı bir heyecanla hazırlanırdık. Törende giyeceğimiz kıyafetlerimizi astığımız yerden çıkarır çıkarır seyrederdik. Ayakkabılarımızı pırıl pırıl temizlerdik. Ciddiyetle, heyecanla ve sevinçle hazırlanırdık bayramlara. Aynı coşkuyu günümüzün çocuklarında göremiyorum. Ama bu kesinlikle onların elinde olan bir şey değil. Bayram sevincini hissetmelerine fırsat vermeyen, milli değerleri içselleştirmelerine zemin hazırlamayan büyüklere benim lafım. 
    







11 yorum:

  1. Canım benim törenlerin bazı şehirlerde hiç kutlanmaması
    kutlananlarında 1 saatte alelacele bittiği bu günlerde buna mı takıldın
    neredeyse ağlayacaktım seneye hiç olmayacakmış

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Takıldığım çok fazla şey var. Burada kimini yazıyorum, kimini politik bir sayfaya döneceği ve -aslında amacımın bu olmaması nedeniyle- kendimi frenleyerek yazmıyorum. Yoksa bitmiyor derdimiz sıkıntımız.
      İl ve ilçelerde törenler ne yazık ki dediğin gibi sönük. Benim gözlemlediğim okulların kendi içlerinde yaptıkları törenler. Oğlumun okuluna giderken 2 lise, 2 ilkokulun önünden geçiyorum. Devlet, özel karışık. Ben bunlardaki gözlemlerimi söyledim. En azından okullar ve veliler daha duyarlı davranabilirler. Hükümetler geçicidir, biri gelir yasaklamaya çalışır, diğeri gelir kaldırır. Bu böyle sürüp gidebilir. Bireysel olarak karamsarlığa düşmez ve milli değerlerimizi korumaya çalışırsak, çocuklarımızı da buna alıştırırsak kazanan biz oluruz diye düşünüyorum. Ha umudum var mı? Zor.
      Tamamen kaldırılırsa onu da protesto ederim. Benim çizgim bellidir. Bu yazının özü zaten bayramlarımızı korumak üzerine. Teşekkürler.

      Sil
  2. Zengin çocukların bayramı desek abartmamış oluruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnanın fark etmiyor. En azından büyük şehirlerde. Yemeyip içmeyip devamlı cep telefonumuzu yükselten bir toplum olduğumuzu unutmamak gerekir.

      Sil
  3. En son yazdığın çok doğru. Biz ne kadar çabalarsak çabalayalım eskisi gibi bir heyecan yok çocuklarda. Peer Ole görevi olmadığı için törene gelmek bile istemedi, zorla geldi yanımızda.
    Ayakkabı olayı bizim okulda da var. Hatta okul sürekli ayakkabının rengi konusunda uyarıyor çocukları. Son çıkan tüm modeller bırak renkli olmayı fosforlu! Törende giyen minik öğrenciler de vardı.
    Yazdıklarına hak veriyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım benim sen çabalıyorsundur, ben buna yüzde yüz eminim. Bak zorla da olsa götürmüşsün törene. İleride anlayacaktır seni. Ama her yetişkin böyle değil.

      Sil
  4. Bizim okul da özel ama devlet kafasında. Üzerinde Nike yazan mont gibi bir şeyin (tam tarif edemedim :D) üniformanın üzerine giymesine izin vermemişlerdi. Bir bakıma doğru tabii de özel okul orası. Törenlerde değil normal okul günlerinde giydiği ayakkabılara bile karışıyorlar ki yerine göre haklılar da. Tören konusuna gelirsek eğer, törenler okullara hapsedilirse olacağı bu tabii. Bayram değil de zorunlu bir şey havasına sokulursa insanlar da isteksiz geliyor. Sokaklarda kutlansa ya! Tabii bireysel çaba gerekli ama insan bir müddet sonra yetti bea diyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zorunlu, katı törenler yok artık. Her okul kendi ideolojisine göre özenerek ya da öylesine yapıyor. Bizim okuldan örnek vermek gerekirse, velilerimiz güya milli değerler konusunda çok hassaslar ve o yüzden bizim okulu seçmişler. Ama görünen öyle değil işte. Hep lafta.
      Kardeşinin okulu da doğru yapıyor bence:) Bir de giyim kuşam konusunda özel - devlet farkı kalmadı bence okullarda. İstanbul'da en azından. Hatta şu serbest kıyafet uygulaması yüzünden geçen sene devlet okullarında herkes kafasına göre takıldı.

      Sil
  5. Bu konuda diyeceğim şey bana göre çok daha önemli. Neden artık okullarda ( lise-ilk eğitim aynı) törene katılma zorunluluğu yok?
    Tamam ben öğrenciyken hiç sevmezdim görevli olmasam bile törene gitmeyi.Evde kalıp yan gel yat osman yapmak varken o tatil gününde sabahın dininde yine okula gidermiş gibi kalkmak,illa ve tilla murphy kuralı olarak her 23 nisan,19 mayıs vs törenlerinde havanın soğuması ve tören kıyafetleriyle o soğukta titremek. Sevmezdik işte,sanırım benimle yaşıt olan çoğu kişi de aynı duyguyu paylaşır.
    Ama oğlum lise birde bu sene,ve eğitim hayatı başladığından beri oldu da hafta sonuna falan denk gelmiş bu milli bayramlara gitmesinin zorunlu olduğu tek bir seneyi hatırlıyorum.
    Neden 22 nisan günü akşam okul çıkış töreninde konuşmalar vs yapılıyor da ertesi sabah okullarda tören olmuyor?
    Belki de yaşanılan Atatürkçülüğü ve ona ait her tür simgeyi unutturma-itibarsızlaştırma politikasının bir ürünü bu diyorum açıkçası.ben de oğlumu milli bayramlarda okuluna değil ama bulabildiğim her tür alternatif kutlamaya sürüklüyorum.Çocuk nefret ediyor bu huyumdan.Evde keyif yapıp tatili yaşaması yerine benimle yok o etkinlik yok bu çelenk koyma yok şiir dinletisi vs sürükleniyor.Allahtan fener alayı yürüyüşleri falan keyif aldı şimdiye kadar.
    Bu arada çocuğum devlet okulunda,anadolu lisesinde okuyor.Onca ince eleyip müdürüne kadar seçtiğimiz ve Atatürk ilkelerine uygun eğitim veren iyi bir anadolu lisesinde. Özel okulları ise hiç düşünemiyorum.

    YanıtlaSil
  6. Yeni Türkiye. Ondan yok. Bizler zamanında kıymetini bilemeden törenlere gitmiş olsak da, yani mırın kırın ederek törenlere katılmış olsak da bugün milli değerleri savunan yetişkinler olabilmişiz. Yani muhakkak olumlu getirisi olur bayram törenlerine katılmanın. Bugün çocuk olup, yarın yetişkin olacaklara dair pek umudum yok. O yüzden hiç olmazsa bireysel olarak özverili olabilmeliyiz anne, baba, öğretmenler olarak diyorum. Diğer arkadaşlara da söylediğim gibi özel-devlet fark etmiyor. Kişilerde bitiyor iş.

    YanıtlaSil
  7. Her kelimenize ben de imzamı atıyorum.
    Var olun...

    YanıtlaSil

Yorumu olan?