23 Kasım 2014 Pazar

BUGÜNLERDE...

    Ben blogumu neden bu kadar boşladım? Tamam yıllardan sonra tekrar çalışmaya başladım. Eylül ortalarından beri hem görevli olduğum okula, hem evime, hem kendime zaman ayırmak durumundayım ama bu bir bahane değil. Çünkü neredeyse geçtiğimiz yazın başından beri istediğim sıklıkta yazı giremedim:( Önceleri tembellikti bunun nedeni. Sonra tabii ki çalışma hayatı etkiler oldu az biraz. Üstüne de kendimi biraz mutsuz hissetmem eklendi. Orhun'un ufak tefek ama kafa karıştırıcı sağlık problemleri canımı sıkıyor bu aralar. Tahlillere göre kum döktüğü söylendi ama uzun sürdüğü için üroloji ve nefroloji doktorlarına gitmemiz gerekiyor en kısa zamanda. Anneler bilirler, çocuğunun yaşadığı en ufak bir sağlık probleminde     bin türlü şey geçer akıldan. Ve annelik bitmeyen bir vicdan azabıdır derler ya hani...       "Acaba ben hamileyken şunu şunu yaptım veya yapmadım da mı bunlar oldu?" şeklinde taa derinlere inen düşünceler sıkar kalbini. Neyse... Ne diyoruz?                    "Allah dermansız dert vermesin". Gerisi halledilir. Ağlanmayı hiç sevmem, olumsuz insanlardan hiç hoşlanmam. Buraya da hep güzel şeyler yazmak isterim ama arada bana da gelebiliyorlar demek ki:) Birkaç gün sonra 40. yaşımı bitirip 41'e gireceğim. Yani 40'ın içindeydim ama dolu dolu 39 olduğum için "39 yaşındayım" diyordum bugüne kadar. Birkaç gün sonra böyle diyemeyeceğim artık:) Bildiğin 40'lı yaşlara geçmiş olacağım tamamiyle. Güle güle 30'lar:)Yaş olayını takmazdım ama bugünlerde bu da aklımı kurcalar oldu. Geçer birkaç gün sonra. 41'e girip ilk şoku atlatayım, 2-3 gün sonrasında düzelirim:) 
   Öğretmenlik güzel gidiyor. Ama biraz zor bir bölgede görev yaptığım için çoğu çocuğun genel durumu üzüyor beni. Sanırım bu durum da psikolojimi etkiledi.       Güzel güzel konuşarak kendilerinin ne kadar değerli ve önemli olduklarını hatırlatmaya çalışıyorum sık sık. En azından birkaçının yüreğine dokunabilirsem şanslı sayacağım kendimi. Çocuklar benim kafamı hep meşgul etmiştir. Öğrencilerle ilgili anlatacak çoook şey var da, yeri değil. Belki ufak ufak... Bir ara...
    Böyle işte. Bunları alelacele yazdım. Kafa dağıtmak için çıkacağım birazdan. "Sinemaya gitmek istiyorum" dedim. Evdeki erkekler "Tamam" dediler:) "İnterstellar"ı seçtim. Takıcam 3D gözlükleri, dalacağım uzaya:) 
   Bir sonraki yazı gezdiğim, gördüğüm ama anlatmadığım yerlerle ilgili olacak.          Yazın tatlı günlerini anmak iyi gelecek... 
    Görüşmek üzere... Sağlıkla... Huzurla...

(Film sonrası not: 3D gözlük dedim ama film 3 boyutlu değilmiş:) Fakat IMAX teknolojisiyle çekildiği için görüntü enfesti. Çok güzel bir filmdi.)







1 Kasım 2014 Cumartesi

ÖLÜM VARDİYASI:SOMA'NIN ÖYKÜSÜ

 
 
    Beğeniyle takip ettiğim Vladimir'in Derdi'nde "Ölüm Vardiyası: Soma'nın Öyküsü" isimli kitaba rastladım bugün. 37 yazar Soma hikayeleriyle katkıda bulunmuşlar.             5 Kasım'dan itibaren satışa çıkacak olan kitabın geliri Soma'da yetim kalmış çocuklar için kullanılacakmış. 
   
Soma faciasından hepimiz çok etkilenmiş ve "Unutmayacağız" demiştik. Unutmayacak ve unutturmayacaktık ki önlemler alınsın, yeni kazalar olmasın. Ancak bu satırları yazdığım şu anda bile 18 maden işçisi bu kez Karaman-Ermenek'te toprak altında. Sağ olsunlar yetkisiz yetkililer zaten unutmamıza fırsat vermiyorlar(!) Bu unutmama hali ne yazık ki bilinçli bir toplum olma yoluyla değil, yeni kazalarla süregeliyor. Hal böyleyken Soma faciasını, maden işçilerinin sağlıksız çalışma koşullarını, alınmayan önlemleri unutmayan; hazırladıkları çeşitli projeler yoluyla unutturmamaya çalışan herkese saygı duyuyorum. Bu yüzden bu kitabın haberini vermek istedim. 
    Ayrıntılı bilgi için: Ölüm Vardiyası:Soma'nın Öyküsü