7 Temmuz 2015 Salı

MÜSLÜMANI, YAHUDİSİ, URUMU........................ İSPORCUSU, İHTİYARI, VEREMİ *................................. ADALAR MÜZESİ...

    Okullar kapanır kapanmaz, tatilin ilk pazartesi günü Orhun'la beraber 2 günlük Büyükada gezisi yaptık. Araç trafiğinin olmadığı, yeşiliyle mavisi bol ama yakınlarda bir yerde kafa boşaltma, yaza gönül rahatlığıyla adım atmaktı amacım. Tabii bir de gelenekselleşmeye başlayan Ada ziyaretlerinden birini daha gerçekleştirmek. Orhun da Adalar'ı çok seviyor. Rahat rahat bisiklet sürmeyi, İstanbul'a karşı oturup sohbet etmeyi özler hale geldi. 
    Büyükada ile ilgili birkaç gezi yazısı yazdım daha önce. O yüzden tekrar tekrar bu konulara girmeyeceğim. Ben bu sefer özellikle Büyükada'daki Adalar Müzesi'nden bahsetmek istiyorum. Açıkçası bu kadar büyüdüğünü ve koleksiyon açısından, etkinlikler açısından bu kadar geliştiğini yeni öğrendim. Daha önce merkezde Çınar caddesindeki müzeyi ziyaret ediyordum ki burası geçici sergilerin yapıldığı ufak bir alan. Asıl Adalar Müzesi, Aya Nikola Hangar alanında yer alıyor. Burası eskiden helikopter hangarıymış. 2010 yılında müze olarak düzenlenmiş. Ama müzenin bugünkü şeklini alması 2013 yılının Eylül ayında gerçekleşmiş. 

    Adalar Müzesi, İstanbul'un ilk çağdaş kent müzesi konumunda. Tarih içerisinde Ada'da yaşanan çok kültürlülüğü belgeleyen oldukça zengin bir koleksiyona sahip. Sadece Ada yaşantısı değil, Adalar'ın nasıl oluştuğu, bir zamanlar nasıl canlıların yaşadığı, Marmara Denizi'nin dünü -ve ne yazık ki bugünü- , bitki örtüsü de videolarla, fotoğraflarla, fosillerle desteklenen bilgilerle, hiç de sıkıcı olmayan, aksine oldukça ilgi çekici bir biçimde ziyaretçilere sunulmuş. Müzenin ilk bölümünü doğal hayata dair bu bilgiler oluşturuyor.

    Ardından Büyükada'nın da içinde yer aldığı 9 adanın isminin neden Prens Adaları olduğunu da anlatan Bizans tarihi bölümü geliyor. Arkeolojik kalıntılarla birlikte...

    Prens Adaları'nın dikkat çekici mimari yapılarının ve bunların mimarlarının bilgileri de müzenin ilk bölümünde yer alıyor. Aslında müzenin her yeri ayrı güzel ama bu bölümün şöyle bir güzelliği var ki mesela Büyükada'yı gezerken görüp hayran kaldığın köşklerin, evlerin isimlerini, sahiplerini, mimarlarını ve hikayesini öğrenmiş oluyorsun.

    Bu saydığım bölümlerin ardından renkli ve kültürel açıdan zengin, kimi zaman özenilesi kimi zaman hüzünlendiren, acısıyla tatlısıyla bir dönemin Adalar tarihini anlatan dünyaya adım atıyorsun. Gayrimüslim ve Müslüman halkın bir arada yaşadığı, birlikte yiyip içtiği, birlikte eğlendiği günlere tanık oluyorsun. Adalar'da dini hayattan tutun da, hangi yemeklerin yendiğine, hangi şarkıcıların dinlendiğine, nasıl eğlenildiğine, hangi sporların gözde olduğuna dair bir çok keyifli bilgi fotoğraflar, birinci elden anılar, belgeler, video gösterimleri ve gündelik hayattan eşyalar yardımıyla anlatıyor kendini. Ada halkı da yer alıyor müzede. Ünlü sanatçı ve sporcuların yanı sıra Ada halkının belleğinde yer etmiş bakkal, sucu, berber vb. gibi mesleklerden insanlar da isimleriyle, hikayeleriyle, tanıyanların anılarıyla karşımıza çıkıyorlar. Herkesin birbirini tanıdığı Ada günlerini hayalimizde canlandıran çok güzel hikayeler bunlar. 



Simge yapılardan biri olan Rum yetimhanesinden eşyalar...


    Mübadele yıllarının ve 6-7 Eylül Olayları'nın Adalar'daki yankısına ait hikayeler ise hüzünlü olanlar...

    Müze koleksiyonunu Adalar halkının bağışladığı materyaller oluşturuyor. Günlük kullanım eşyalarından bebek arabalarına; buzdolabından sandala; gramofondan ayakkabıya kadar akla gelebilecek her tür obje var. 


Melih Cevdet Anday'ın yazı eşyaları

    Anlatmakla olacak gibi değil... Bütün bir Adalar tarihi bu müzede gözler önüne serilmiş. Sadece Adalar'ın değil aslında bir zamanların İstanbul'unu anlamak için de gezilip görülmesi gerekiyor. Çok büyük olmasa da okuyarak, izleyerek, anlayarak gezmek birkaç saat alabilir. O kadar dolu dolu ve keyifli. Ayrıca bir kütüphanesi de var ki sanırım ilgilenen ziyaretçiler de faydalanabiliyorlar. 
    Adalar Müzesi'nde ayrıca şu an şahane bir geçici sergi daha var. "Adalar, Yazarlar, Şairler/Mitostan Edebiyata" isimli bu sergi mitolojide ada olgusuna, yazarların ve şairlerin ada sevdasına, ada romanlarına ve şiirlerine değiniyor. Geçici olduğuna bakmayın, epeydir olan bir sergi bu ve ne zaman sona ereceği belli değil. Yakalayabilirsiniz yani. Bu sergi kapsamında çeşitli atölye çalışmaları ve etkinlikler yapılıyor, yazarlar ve şairler davet ediliyor. Meraklısı bunları da takip edebilir. Ayrıca, atölye çalışmaları sadece yetişkinler için değil, çocuklar için de var. 
Adalar,Yazarlar,Şairler sergisi


Ada kavramını konu edinmiş kitaplar bir arada...

    Yaz mevsiminde Büyükada'ya giden çok olur. Daha önce Adalar Müzesi'ni görmediyseniz bir uğrayın derim. Yaz-kış oturanı bilmem ama sadece yaz mevsiminde Ada'da yaşayan ve çalışan herkes bu müzeyi bilmiyor ne yazık ki. Sorduğunuzda ya "Müze kapalı" diyorlar, ya da merkezdeki küçük sergi alanını gösteriyorlar. Bu yüzden ben geçen sene Ada'ya geldiğimde atladım müze ziyaretini ama bu kez bilgili ve kararlı gitmiştim. Kapalı diyen herkese "Hayır efendim açık" diye direttim ve küçük sergi alanını söyleyene "Asıl müze o değil, öğrenin siz de" diyerek ukalalık yaptım. Ama ben haklıydım. Hele hele esnafın bilmemesi bence olacak iş değil. Faytoncuların da büyük çoğunluğu bilmiyor. Şimdi gelelim müzenin yerine. Merkezden biraz uzak. Biz vakit kaybetmemek için mecburen faytonla gittik. Yerini bilen faytoncuyu zor bulduk o ayrı. Müzeye ulaşım faytonla 15 dakika kadar sürüyor. Dönüşte yürüyerek döndük. Yürüyerek gitmek de mümkün tabii. Ama tarif et deseniz edemem şu an. Yalnız daha önce Aya Yorgi'den inerken o bölgeden geçtiğimizi hatırlıyorum. 
Reşat Nuri Güntekin'in evini biliyorsanız, onunla aynı sırada olduğunu söyleyebilirim. Epeyi bir yukarı doğru tırmanmak gerekiyor. Ada'yı geze geze gitmek açısından sorun değil bu tabii ki ama dediğim gibi geç kalırız diye faytonu tercih ettim. Adresi internetten bulmak mümkündür sanırım. Fazla iyi görünmüyor olsa da ben katalogdaki haritayı buraya ekleyeyim en iyisi.

    Müze yaz sezonunda Pazartesi günleri hariç, akşam 19.00'a kadar açık. Kışın 18.00'e kadar açıkmış. Giriş ücreti 5 lira. 
    Müzeden katalog alırken bir de Adalı Yayınları'nın katalogunu aldım. Prens Adaları ile ilgili kitaplar çıkaran bir yayınevi burası. Bir de dergileri var sanırım. Şahane kitapları var. Ben Büyükada'da iskeledeki İksidas Kitabevi'nden Viktor Albukrek'in yazdığı Bir Zamanlar Büyükada isimli kitabı aldım ve orada bulunduğum 2 gün içerisinde bitirdim. Büyükada'da doğmuş, büyümüş kimselerin anılarını okumak keyifli oluyor. Nelerin değiştiğini görüyorsun, eski günlerden kalma değişmeyen ufacık bir iz gördüğünde mutlu oluyorsun.


    Büyükada'ya yolunuz düştüğünde İstanbul'un ilk çağdaş kent müzesi olan Adalar Müzesi'ni ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Burgazada'daki Sait Faik Abasıyanık Evi de yenilenmiş ve ziyarete açık olduğu saatler düzene girmiş. Dönüşte de oraya uğradık ve hayran kaldık. En kısa zamanda bu müze evden de bahsedeceğim. 
    Bu yazıyı Viktor Bey'in kitabından bir zamanlar Ada günlerine dair tadımlık bir alıntıyla bitirmek isterim.

    "Çocuklu aileler için şehirden gelecek babalarını Ada iskelesinde karşılamak kutsal bir vazife, yolcuların iskeleden geçişi ise ciddi bir resmigeçit havasındaydı. O devirde anneler işe gitmezdi. Siestadan sonra çocuklarıyla birlikte cici giysilerini giyerek ellerinde birer çiçekle iskeleye inerlerdi. Polis abilerimiz vapur çıkışından saat kulesine kadar olan yolda toplanan, işten dönecek büyüklerini dört gözle bekleyen bu kalabalığı, bir tören kıtası gibi sağlı sollu olarak hizaya sokar, ortada açılan geniş şeritte ise muzaffer gladyatör endamıyla yürüyen beybabalarımız, birer kahraman gibi çiçek ve öpücüklerle karşılanırdı".

*Başlık Melih Cevdet Anday'ın şiirinden alınmıştır.




    
    
    
    

2 yorum:

  1. Bozcaada'daki yerel müze gibi. Çok hoş. Böyle etnoğrafik müzecilik anlayışının ülkemize girmesi çok iyi ve yararlı oldu. Her eski atan ve yokeden bir toplum olarak geçmiş hafızamızı korumak çok önemli.

    YanıtlaSil
  2. Büyükada'ya gittiğin zaman, Adalar Müzesi'ne gideceğini biliyordum.. Senin de tanık olduğun gibi, değil İstanbul dışındakiler, ada'da yaşayanların dahi bu müzeden haberdar olmamaları ne kadar düşündürücü öyle değil mi!..bu güzel paylaşım adına teşekkürler Sezer'cim..Ve benim de son sözüm, mutlaka gidip görmeli herkes..sevgilerimle..

    YanıtlaSil

Yorumu olan?